Psikoloji biliminin ilerlemesiyle beraber birçok araştırma yapılmaya ve yabancı dilde yazılan makaleler çevrilmeye başlar. Bu sayede 2000’li yıllarda DEHB kavramı hayatımıza dahil oluyor.
Sosyal medya ve internette sıklıkla görülmeye başlanan bu kavram, çocuk ve yetişkinlerde görülen bir nörogelişimsel bozukluktur. DEHB nedir? sorusunun birçok farklı cevabı bulunuyor.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, farklı beyin bölgelerindeki kimyasalların gelişimsel değişiklikler sonucu ortaya çıkan bir tür nörogelişimsel bozukluk olarak tanımlanır. Bu bozukluk, çocukluk döneminde genellikle erkeklerde görüldüğü düşünülerek hiperaktif olarak adlandırılır.
Hiperaktif adlandırması çoğunlukla hareketli ve haylazlık yapan çocuklar için anlamı yeterince bilinmeden kullanılan bir terim olarak göze çarpar. Ancak bu noktada dikkat eksikliği ve toplumsal cinsiyet rollerinin etkileri arka planda kalır.
DEHB üç farklı şekilde görülebilir. Dikkat eksikliğinin ağırlıklı olduğu, hiperaktivite bozukluğunun ağırlıklı olduğu ve dikkat eksikliği ile hiperaktivite bozukluğunun eşit şekilde görüldüğü seçenekler bulunur.
Odaklanmayı ve bir yerde uzun süre hareketsiz kalmayı engelleyen bozukluk, özellikle yetişkinlik döneminde gündelik yaşamı oldukça sekteye uğratabilir. Çocukluk döneminde teşhis edilmesi durumunda doğru yönlendirmelerle etkileri hafifletilebilen DEHB, okul ve iş alanlarında sorun yaratabilir.
Kurallara uyum sağlamayı zorlaştıran bu bozukluk, dürtüsel davranmaya sebep olarak maddi ve hayati riskler oluşturabilir. Hiperaktivite, yetişkinlikte fizikselden zihinsele doğru yön değiştirerek odaklanma problemlerini artırır. Uyum sağlamayı engelleyen bu bozukluk, sosyal bir varlık olan insanlarda depresyon ve anksiyete gibi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
ADHD olarak da bilinen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun nedenine dair net bir veri bulunmaz. Ancak buna karşın yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan bazı olasılıklar vardır. DEHB oluşumunda nöroloji, genetik ve çevre oldukça etkilidir. Genetik yatkınlık ve nörolojik farklılıklar, çevre ile bir araya geldiğinde bu bozukluğun ortaya çıkmasına sebep olur.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna neden olduğu düşünülen bazı etkenler vardır. Bu etkenlerin başında hamilelik döneminde annenin sigara, alkol, ilaç ve uyuşturucu kullanması yer alır. Zararlı kimyasallar bebeğin gelişimine ve beyin işlevine etki eder.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, pek çok farklı sebepten dolayı ortaya çıkabilir. Özellikle yaşamın ilk üç yılında meydana gelebilen ve kafa travmasına sebep olan kazalar da beyin gelişimine olumsuz etki eder.
DEHB, yalnızca çevre etkisiyle ortaya çıkmaz. Doğuştan olan bir bozukluk türüdür. Çevre etkisi bu problemin daha keskin bir şekilde görülmesine neden olur. Genetik yatkınlığı bulunmayan kişilerde DEHB görülmez.
Çocuk gelişimi son derece hassas ve önemsenmesi gereken bir konudur. Gelişim aşamasındaki çocuklarda fark edilen davranışlar dikkatle gözlemlenmelidir. Yaşına uygun olmayan davranış ve tutumların dikkate alınarak konuyla ilgili çocuk gelişim uzmanlarına başvurulmalıdır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu erken yaşta fark edildiğinde doğru yönlendirmeler yardımıyla çocuğun yetişkinlik sürecini kontrol altında tutabilmesi sağlanır. Çevresel faktörlerin az olduğu çocukluk döneminde teşhis edilen DEHB, belirli tedavi ve yönlendirmelerle kişinin yaşamındaki etkisini kaybeder.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çocuklarda teşhis edilmesi genellikle kreş veya ilkokula başlamaları ile sağlanır. Kuralların yoğun olduğu okul çağında, çocuğun uyum sağlamak konusunda güçlük çektiği görülür. Oturma zorunluluğuna uymama, ders dinleyememe, çok konuşma, dürtüsel davranma, ödevlerini yapmama gibi problemler yaşayan çocuk, kurallara uymakta zorlanır.
Bu süreçte öğretmen ve ebeveynlerin belirtileri fark ederek önlem alması gerekir. Cezalandırma, kızma, engelleme gibi tepkiler çocuğun duygularını ifade etmesini önleyerek içe kapanmasına neden olur.
Uyum sağlama problemi olan çocuk, anlaşılmadığını düşünerek yalnız hissetmeye başlar. Zaman içerisinde kişide birçok farklı psikolojik rahatsızlık ortaya çıkabilir. Yapılan araştırmalara göre DEHB’li kişilerin büyük bir bölümünde en az bir psikolojik rahatsızlık daha bulunuyor.
DEHB belirtileri yaşa ve gelişim özelliklerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Genel olarak gözlemlendiğinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bulunan kişilerin odaklanma zorluğu yaşadığı görülür. Ancak odaklanma zorluğunun yanı sıra hiper odaklanma özellikleri de bulunur. Hiper odaklanma, normal odaklanmadan çok daha güçlü olup yalnızca ilgi duyulan konularda ortaya çıkabilir.
Yapılması gereken işlerin sıraya konulamaması, unutulması veya tamamlanmaması da önemli belirtiler arasındadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan insanlar, odaklanma sorunu yaşayabilirler. İletişimi zorlaştıran bu durum insan ilişkilerinde de problemlere yol açabilir.
Bir yerde uzun süre sessiz ve hareketsiz şekilde kalamamak da DEHB’nin en önemli belirtilerinden biridir. Susmak veya oturmak zorunda kalındığında jest ve mimikleri harekete geçer. Sabırsızlık ve durumu detaylı bir şekilde analiz etmeden harekete geçerek risk almak da DEHB’lilerde sıklıkla görülür.
Erkek çocuklarda daha sık rastlandığı düşünülen DEHB için belirli bir yaşa kadar çocuğun değil, ebeveynlerin yönlendirilmesi önerilir. Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından çocuğun 6 yaşından sonra tedavi edilmesi gerektiği söylenir.
0 - 6 yaş arası çocuklarda görülen DEHB belirtilerinin başında sürekli hareket etme hali bulunur. Koşma, atlama, zıplama, dans etme gibi aktivitelerin neredeyse aralıksız şekilde yapılması önemli bir işarettir. Çocuğun durmadan konuşup soru sorması ve karşısındaki kişileri dinlememesi de belirtilerden biridir.
Sabırsızlık problemi yaşayan çocuklarda sırasını beklememe, isteklerinin hemen olması için ısrar etme gibi davranışlar görülür. Verilen görevleri tamamlayamama ve bir konuyla çok uzun süre ilgilenememe eğiliminde olan DEHB’li çocuklar, akranlarıyla anlaşmazlıklar da yaşayabilir.
6 - 12 yaş aralığında okul çağına gelen çocukların derste sessiz şekilde uzun süre oturamadığı görülür. Sürekli hareket halinde olan DEHB’li çocuğun ödevlerini yapamadığı, basit hatalar yaptığı, derslerde not tutmadığı göze çarpan belirtiler arasındadır.
12 - 18 yaş aralığında ise fiziksel hiperaktivitede genellikle azalma görülebilir. Okul ve derslerdeki başarı giderek düşer. Odaklanma problemi ön plana geçer. Uyum sağlayamamaya bağlı olarak akran, aile ve öğretmenleriyle sorunlar yaşadığından duygu durum bozuklukları ortaya çıkmaya başlar.
Uzun vadeli olumsuz etkilere sebep olan bu bozukluğun erken yaşta fark edilerek önlem alınması ve tedavi edilmesi hayati önem taşır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun teşhisi için birtakım testler yapılır. Çocukluk çağında daha kolay teşhis edilebilen bu rahatsızlık, yetişkinlikte tedavinin sonuçlarına bağlı olarak teşhis edilir. DEHB tedavisi ilaç, psikoterapi, eğitim ve hayat tarzı yönlendirmeleriyle gerçekleşir.
Çocukların ilaç kullanmasını istemeyen ebeveynler için genellikle yönlendirme ve terapi seansları tercih edilir.
İlaç tedavisinde belirtileri azaltarak dikkat ve hiperaktivite bozukluğunun yarattığı sorunlar minimize edilir. Ancak ilaç tek başına yeterli değildir. Bu nedenle ilaç ile beraber psikoterapi de önerilir.
Psikoterapi sürecine çocuklukta başlanıyorsa ailenin de katılımı önemlidir. Uyum sağlama, zaman yönetimi, sosyal ilişkiler, odaklanma gibi konular üzerine çalışılarak stresin azaltılması sağlanır.
DEHB çocukluk döneminde teşhis edildiğinde doğru bir eğitim programı ile okul süreci verimli hale getirilebilir. Çocuğun desteklenmesi ve değerli hissetmesi, eğitim hayatına olumlu etki ederek motive olmasını sağlar.
Yaşam tarzında yapılan bazı değişiklikler de DEHB semptomlarını azaltarak hayat kalitesini artırır. Düzenli uyku, spor, programlı çalışma, sağlıklı beslenme ve puzzle yapma gibi adımlar yaşama katılarak çocuğun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu kontrol altına almasına yardımcı olunur.